Anadolu Tılsımları - Anadolu'ya Nazar Değmesin - Zeynep Tosun X Lucky Culture

Ay Tanrısı Nanna’nın sembolü olan hilal, mutluluk, sevinç ve diriliş demektir. Mitolojilerde dişil bir güç olarak düşünülen ay bereketi ve doğurganlığı temsil eder. Ay büyür, küçülür, kaybolur, ve yeniden doğar. Sonsuz döngüsü içinde yaşamın ritmlerini çağrıştırır, suyu, yağmuru, bitkileri, bereketi denetler.
Kılıç veya hançer, insanlık tarihi kadar eski, insan kadar canlı bir imgeye sahiptir. Kılıç ile yiğitlik arasında bir bağ kurulduğu gibi egemenlik ve adaletle de bir bağ kurulmuştur. Eski Türkler’de kılıcın yapıldığı demir kadar, demiri döven demirci de kutsaldır. Demirin kutsallığı, demircinin aletlerinin kutsallığını ve onun yaptığı kılıcın öldürücü olması sebebiyle insanüstü bir varlığın işini yaptıkları inancını getirir. Bazı anlatılarda Tanrı demirci kılığında gelir ve bazen demirciler Tanrı’nın yardımcıları olarak görülürler. Afrika’da demirci, ateşi bulan, tarım ve hayvancılığı insanlara öğreten uygarlaştırıcı kahraman olarak yer alır.
Doğan, şahin, atmaca, kartal… Güç, cesaret, dayanıklılık sembolü olan bu vahşi kuşlar Eski Türkler’de Gök Tanrı’nın kutsal varlıklarıdır. Atmaca, Doğu Karadeniz’de insanla birlikte avlanır; Kartal, Orta Doğu’da kudreti ve hakimiyeti simgeler, adaletin bütünlüğünü çağrıştırır.
Türk kozmolojisinde gök gürültüsünün, göl ve nehir kıyılarında yaşayan topluluklar için bereket, refah ve bolluğun, evlilikte mutluluk ve üremenin simgesi olan BALIK, Anadolu’da kahramanlık efsanelerine de konu olmuştur. Kurtuluş Savaşı sırasında yaşadıkları pınarı terk eden balıkların savaş bittikten sonra yaralı bir şekilde pınarlarına geri döndüğü görülmüş, köy halkı kendileriyle birlikte savaştıklarına inandıkları balıkları kutsal saymış ve korumuştur.
Babil’den Mısır’a, Girit’ten Anadolu’ya, eski inançların bilgelik, sağlık ve mutluluk ile eş tuttuğu, sabırlı, merhametli, misafirperver, dost canlısı YILAN derisini değiştirerek sonsuz hayatı, iç güdüsü dolayısıyla da bilgeliği ve dişiliği temsil eder. Hermes’in yanından ayırmadığı asasında da yer alan ÇİFT BAŞLI YILAN ilkel yaşam enerjimizin, uzlaşmanın sembolüdür.
Arapça’da bakmak ya da bakış anlamına gelen «nazar» sözcüğü Türkçe’de de bir halk inancını ve bu inanca bağlı olarak yapılan uygulamaları kapsar. Nazarda bahsi geçen bakış, manzara seyreder gibi bir bakış değil kıskanmayı, imrenmeyi, kısacası olumsuz duyguları içeren bir bakıştır. Ancak inanış odur ki kıskançlığın yanı sıra aşırı sevgi, beğeni ve hayranlıktan doğan bakışlar da nazara neden olabilir. Nazarı ve tüm kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilen GÖZ aydınlık ruh, sonsuzluğa erme, Tanrı’nın her şeyi bilmesi gibi anlamlar taşır.
Aşk, savaş ve bereket Tanrıçası, «Cennetin kadını» INANNA, Akkad ve Babil’de «İştar», Yunan mitolojisinde «Afrodit», Roma mitolojisinde «Venüs» adlarını aldı. Güzelliğin, çekiciliğin ve en önemlisi bereketin ve çoğalmanın sembolüdür.
Sümerler kadınlarda görmek istedikleri bütün nitelikleri İnanna’da bulmuş, onu yüceltmiş, ona tapmış, onun hakkında şiirler ve hikayeler yazarak ölümsüzleştirmişlerdir.